Archive for the 'Şifalı Bitkiler' Category

Bademcik Şişmesi

12 Şub 2009

Bademcik Şişmesi Hastalığına Bulunması Gereken Şifalı Bitkiler:

Yaban mersini, Hatmi, Papatya, Keten tohumu, Dut, Soğan, Zeytinyağı, Üzüm suyu
Hazırlanış Şekli:

  • Yaban mersini on dakika süre ile sıcak suda demlenir. Süzülerek elde edilen sıvıya dut pekmezi ilave edilerek şurup kıvamına gelinceye kadar karıştırılır. Hastalık süresince hazırlanan bu şuruptan günde üç çorba kaşığı içilir.
  • Hatmi çiçeği ve papatya birlikte demlenir, süzül­dükten sonra iki saat dinlendirilir. Hazırlanan bu karışım şurup kıvamına gelinceye kadar üzüm suyu ile tat­landırılarak karıştırılır. Hastalık süresince bu şuruptan ısıtılarak bir fincan içilir.
  • Zeytinyağı ile pişirilen soğan lapa halinde ezilir. Hazırlanan lapa ılık bir vaziyette temiz bir tülbente yayıldıktan sonra hastanın boğazına sarılır.
  • Kurutulmuş papatyalar günboyu sirke dolu bir kapta bekletilir. Sıkılarak elde edilen lapa ısıtılarak bir tülbente yayılır. Hazırlanan yakı hastanın boğazına sarılır.

Karanfil

09 Şub 2009

Karanfilin Faydaları: Karanfil tohumları mide bulantısını bastırır, kusmayı engeller ve gaz söktürücüdür. Tanecikleri ağızda çiğnenirse nefesin kötü kokmasını önler. Hafif ağrı kesici ve uyuşturucu etkisinden dolayı ağrıyan dişe bir adet karanfil tohumu ya da pamuğa damlatılan karanfil yağı ile dişe bastırılırsa ağrıyı dindirir. Romatizmal ağrılarda ağrıyan eklem yerleri karanfil yağı ile ovuşturulursa faydası görülür. İştah açar ve sindirime yardımcı olur. Hafızayı Güçlendirir. Etkili bir afrodizyaktır.

Roka

09 Şub 2009

Rokanın Faydaları: İçerdiği P ve K vitaminleri, mineralleri ve çeşitli esansları ile roka oldukça faydalı bir bitkidir. Karaciğerimizin dostudur. Mideyi kuvvetlendirir. Cinsel gücü arttırır. Kansızlığa iyi gelir, kanın temizlenmesinde yardımcıdır. Mideyi ve bağırsakları çalıştırır, iştah açar, hazmı kolaylaştırır. İdrar söktürür. Böbreklerin çalışmasında faydalıdır. Eklem iltihablanmalarında iyi gelir. Sarılığı geçirir. Safrayı boşaltır.

Nasıl Tüketilir: Rokanın yeşil yaprakları salataolarak tüketilir, dalları ve tohumları ise yemeklere hoş bir aroma kattığından dolayı baharat olarak kullanılır.

Uyarı: Gaz yapıcı özelliğinden dolayı fazla miktarda yenilmemelidir. Çabuk bozulabileceği için kısa sürede tüketilmelidir.

Salep – Sahlep

09 Şub 2009

Salep – Sahlep Nerelerde Yetişir: Salep, ülkemizde Muğla, Kastamonu ve Isparta şehirlerinde yetiştirilmektedir. Dünyada ise en büyük salep üreticisi ülkeler Yunanistan ve Fransadır.

Salep’ in Faydaları: İçeriğinde nisasta, bazı sekerler, musilaj ve azotlu maddeler barındırmaktadır. Özellikle çocuklarda ishali kesici, kuvvet verici etkileri vardır. Bagırsak nezlesine, soguk algınlıklarına ve öksürüge karsi iyi geldiği halk tarafından bilinmektedir. Afrodizyak yani Cinsel gücü artirici etkiye de sahiptir. Göğüs kafesini rahatlatır. Solunum yolu rahatsızlıklarına, bronşite ve öksürüğe iyi gelmaktadir. Kabızlığa iyi gelir.Basur memelerinin iyileşmesine yardımcı olur.Beyni çalıştırır, kalbi kuvvetlendirir. Adet düzensizliklerini düzene sokar. Bağırsak kurtlarının düşürülmesinde yardımcıdır. Hemoroide faydalıdır. Beyni ve kalbi güçlendirir ve daha iyi çalışmasını sağlar. Tarçınla beraber tüketilirse üst solunum yollarında etkili olur, öksürük ve bronşiti tedavi eder.

Enginar

09 Şub 2009

Enginar: Besin değeri bakımından oldukça zengin olan enginar’ ın faydaları saymakla bitmiyor. Bir çok sebzeye oranla yüksek düzeyde karbonhidrat ve protein içermekle beraber, A, D, D2, B6 ve C gibi vitaminleri de içinde barındırmaktadır. Enginar mineral bakımındanda oldukça zengindir. Kalsiyum, magnezyum, manganez ve fosfor bakımından zengindir.

Enginarın Faydaları: Enginarın içeriğinde bulunan bir diğer madde ‘ciarin’ safra kesemizin, böbreklerimizin ve bağırsaklarımızın düzenli çalışmasına yardımcıdır. Romatizmal Rahatsızlıklara iyi gelir. Üre ve kolesterole iyi gelir. Damar sertliğinde faydalıdır. Erkeklerde cinsel gücü arttırıcı özelliği vardır. Enginar yaprağı cinsel gücü ve isteği arttırır. Kan şekerinin azalmasında katkısı vardır. Kabızlığa Faydalıdır. Mide bulantısına ve mide gazına iyi gelir. Karaciğerden safra kesesine olan safra akışını arttırır. İştahsızlık sorunu olanlarda iştahı uyarır. Karaciğerde kan birikmesini önler. Karaciğer hastalıklarında yararlıdır. İştah aça ve vucudu güçlendirir.

Lahana

09 Şub 2009

Lahana; Lahana’ nın, Beyaz lahana, kırmızı lahana ve kara lahana olarak üç çeşidi vardır. Potasyum, kalsiyum, kükürt, demir, bakır ve magnezyum gibi mineraller ve B, C ve E vitaminleri bakımından oldukça zengindir. Bütün bu Vitamin ve minerallerin yanı sıra kanser hücrelerinin çoğalmasını engelleyen karoten isimli bir madde de barındırmaktadır.

Lahananın Faydaları: Vücuttaki mikropları öldürür, bağışıklık sistemini güçlendirir ve vücut direncini arttırır. Meme kanseri, rahim kanseri ve bağırsak kanseri başta olmak üzere kansere karşı koruyucu özelliğe sahiptir. Kansızlığa faydalıdır. Astıma iyi gelir. Öksürüğe va balgama iyi gelir. Doğal afrodizyaktır, cinsel gücü ve isteği arttırıcı özelliğe sahiptir. İdrar söktürücüdür ve kabızlığa iyi gelir. İştah açar. Romatizma ve siyatik ağrılarını azaltır. Çiğ lahana ve lahana suyu başta mide ve bağırsak ülseri olmak üzere ülsere karşı koruyucudur ve iyileştirmeye yardımcı olur. Kandaki şeker miktarını düşürür. Göğüs ucu çatlaklarına iyi gelir. Ses kısıklığını giderir. Sarılık ve safra kesesi rahatsızlıklarında faydalıdır. Uzmanlar, sadece lahana çeşitlerinde bulunan U vitamininin, mide ve bağırsakların iç yüzeyini koruduğunu, oralardaki yaraların iyileşmesini sağladığını da vurgulayarak, bu sebzenin, yaşlanmayı önleyici ve kalp krizine karşı koruyan bir mineral kabul edilen selenyumun kaynağı olduğunu hatırlatıyor. İçeriğindeki antioksidan maddeler sayesinde felç, kalp rahatsızlıkları ve katarakta karşı koruyucu özelliklere sahiptir.

Lahana Nasıl Tüketilir: Lahana Yemeği, turşusu yapılarak çiğ olarak ya da haşlanarak suyu tüketilir. Haşlanmış lahananın suyu nezleye ve öksürüğe faydalıdır. Lahana’ nın tohumları kurt düşürücüdür. Lahana suyu sivilcelere iyi gelir cilde canlılık verir. Lahana kaynatılıp balla tatlandırılarak 1 su bardağı içilirse bronşite iyi gelir. Kara lahana kaynatılıp balla tatlandırılarak içilirse anne sütünü arttırır. Lahana çiğ olarak yenildiğinde içeriğindeki A vitamini sayesinde gözlere iyi gelir, görme gücünü artırır. Yanık ya da böcek sokması durumlarında, iyice ezilen bir lahana yaprağı sorunlu bölgeye koyulur. Bu hem ağrının geçmesini hem de yaranın iyileşmesini sağlar.

Lahana Kürü: Kaynamakta olan yarım litre suya 6- 7 adet beyaz lahana yaprağını koyulup, 10 dakika ağzı kapalı olarak hafif ateşte pişirilir. Sabah ve akşam aç ve tok karnına birer su bardağı içilir. Buna toplam 5 gün devam edilir. Bu kür 5 gün uygulandıktan sonra 3 gün ara verilir ve tekrar 5 gün uygulanır. Böylece 10 günlük kür tamamlanmış olur. Toksin atıcı ve bağırsak kanserini önleyici bu 10 günlük kürün, 1 yıl boyunca 3 ya da 4 kez yapılması önerilmektedir. 10 günlük kür için içeceğinizi, her gün taze olarak hazırlayın.

Uyarı: Lahana tüm Turpgiller gibi bedenin iyot emilimini azaltır. Haftada 2-3 kezden çok lahana yiyen kişiler, iyotlu besin ya da iyotlu tuz almayı ihmal etmemelidir, özellikle içme suyunun az iyot içerdiği yörelerde durum böyledir.

Zeytin ömrü uzatır mı ?

04 Şub 2009

Dünyanın en çok zeytinyağı üreten ülkelerinden biri olmamıza rağmen zeytinyağı yemiyoruz. Oysa bu yağı diğerlerinden ayıran çok önemli şeyler var.

Zeytinyağı doymuş yağlar gibi kötü kolesterolü (LDL) yükseltmiyor. Doymuş yağlar gibi kanseri özellikle meme kanseri- tetiklemiyor. Aklınıza “diğer sıvı yağlardan bir farkı var mı?” sorusu gelebilir. Zeytinyağı kötü kolesterolü azaltma işini (diğer bitkisel yağlardan farklı olarak) iyi kolesterolü de azaltmadan (ve vücuttaki iltihabi süreçleri tetiklemeden) yapıyor. Kısacası zeytinyağı “en sağlıklı yağ” olma özelliğini hak ediyor. Yazıyı okuyunca bana siz de hak verecek ve muhtemelen günlük kalori tüketiminizin en fazla % 7-8’iyle sınırlamanız gereken doymuş yağları azaltmaya, çok fazla tükettiğiniz Omega-6 zengini diğer bitkisel yağları azaltıp, zeytinyağına daha fazla ağırlık vermeye başlayacaksınız.

HAZMI KOLAYLAŞTIRIYOR!

Kabızlığı önler ve safra yapısını dengeler

Zeytinyağının en kolay hazmedilen yağ olduğu biliniyor. Saf zeytinyağı midede helikobakter isimli mikrobun çoğalıp yayılmasını engelleyebiliyor. Bu nedenle zeytinyağının yaygın olarak kullanıldığı bölgelerde ülser, gastrit, mide kanseri gibi sorunlara daha seyrek rastlanıyor. Safra yapımını uyarıyor, dengeliyor, safra kesesi taşı oluşumuna yol açan süreçleri yavaşlatıyor. Kabızlığı azalttığı da iyi biliniyor. Kısacası zeytinyağı tam bir sindirim dostu doğal üründür.

KANSER

Zeytinyağı kanserden korur mu?

Zeytinyağı kullananlarda bazı kanserlere yakalanma riskinin azaldığını gösteren bulgular var. Yunanistan, İspanya, İtalya ve Amerika’da yapılmış güvenilir çalışmalar, özellikle meme kanseri ile yağ tüketimi arasında bir bağlantının olabileceğini düşündürüyor. Doymuş yağ (hayvansal yağlar, margarinler) tüketenlerde meme kanseri sık görülürken, zeytinyağı tüketenlerde oran bir hayli azalıyor. Diğer taraftan çalışmalar düzenli olarak zeytinyağı yiyenlerde kalınbağırsak, prostat, mide ve pankreas kanserine yakalanma riskinin de daha az olduğunu gösteriyor. Zeytinyağının kansere karşı sağladığı bu avantajın muhtelif nedenleri olabilir. Bunlardan biri kimyasal yapısı olmalıdır. Zeytinyağı tekli doymamış yağlardan çok zengindir. Doymamış yağ oranı ise margarin, tereyağı ve diğer hayvansal yağlardan düşüktür. Zeytinyağında bulunan güçlü antioksidan maddelerin (polifenoller, E, C vitaminleri…) ve skualen isimli maddenin de etkili olabileceği kabul ediliyor. Skualen çok güçlü bir anti tümör madde.

YAŞLANMA

Ömrü uzatır mı?

Zeytin ağacı dünyanın en uzun ömürlü ağaçlarından biri. Bir yerlerde bu kutsal bitkinin neredeyse 500 yıl kadar yaşayabildiğini okuduğumu hatırlıyorum. Yaşı 100 yılı geçen zeytin ağacı sayısının da bir hayli fazla olduğunu da biliyorum. Uzak Doğu ve Amerikalıların o çok övündükleri ginkgo biloba ağacı ile kıyaslandığında zeytin ağacının ömrünün daha uzun olduğu kesin! Bu uzun ömürlülük durumunu tesadüfü bir şey sanmayın. Zeytinin gövdesinde, yaprağı, dalı ve meyvesinde çok sayıda antioksidan, mikrop öldürücü, mantar yok edici onlarca madde var. Bu doğal anti-kanser, anti-mikrobik, anti-mantar maddeler onu dış zararlardan koruyor, ömrünü uzatıyor. Ömrü bu denli uzun olan bir bitkinin bu “uzun ömür” desteği ürünlerinin başka ömürlere ömür katması da sürpriz olmamalıdır. Bana göre zeytinin kendi uzun ömürlü olduğu için beklenen hayat süresini de uzatıyor. Bunun bilimsel kanıtları da var. Akdeniz halklarının uzun ömürlü halklar arasında ilk sıralarda yer almasında, Akdeniz mutfağının ve bu mutfağın başoyuncusu olan zeytinin ve zeytinyağının büyük bir önemi var. Zeytin ve zeytinyağı güçlü antioksidan yapısı, sahip olduğu anti kanser molekülleri ve kan yağlarına yaptığı iyileştirici etkiler nedeniyle ömrü uzatıyor.

SAĞLIKLI CİLT

Cilt yaşlanmasını önlüyor mu?

Zeytinyağının çok önemli bir özelliği de cilt yaşlanmasını geciktirmesi. Cildi sıkılaştırdığı, nem oranını yükselttiği, cilt yaşlanmasını geciktirdiği biliniyor. Cilt yaşlanmasının %80’i güneş ışınlarından kaynaklanıyor ve buna “foto yaşlanma” deniyor. Zeytinyağı güneş ışınlarının temel zararlıları olan ultraviyole dalgalarının cilt üzerindeki olumsuz etkilerine engel oluyor. Zeytinyağının cildi yatıştırıcı, iltihabi süreçleri baskılayıcı bir gücünün de olduğu belirtiliyor. İşte bu nedenlerle ünlü kozmetik üreticilerinin çoğu zeytinyağını ürünlerine çoktan eklediler. Zeytinyağı yemenin de cildi içten desteklediği biliniyor. Kozmetik dermatologların çok önem verdiği iki cilt dostu yağ var. Biri Omega-3 yağları, diğeri de oleik asit yani zeytinyağı. Oleik asit Omega-9 olarak da biliniyor. Diğer taraftan zeytinyağının beden temizliğinde (sabun yapımında bu nedenle kullanılıyor) ve saç bakımında da faydalı olduğu tarihsel bir gerçek.

KALP-DAMAR HASTALIKLARI

Zeytinyağı kolestrolü azaltır mı?

Zeytinyağı tüketen toplumlarda toplam kolesterol ve kötü kolesterol LDL’nin daha düşük, iyi kolesterol HDL’nin ise daha yüksek olduğu biliniyor. Bizim toplumumuzda da muhtemelen benzer sonuçlar var. Zeytinyağı tüketiminin çok yüksek olduğu Ayvalık halkının kolesterol düzeyinin Türkiye’nin diğer kısımlarından daha az olduğunu gösteren çalışmalar (Dr. Mahler ve arkadaşları) 10-15 yıl önce yayınlandı. Farklı ülkelerde yapılan yüzlerce çalışma zeytinyağı tüketiminin kolesterol dengesini olumlu yönde etkilediğini gösteriyor. Zeytinyağının diğer sıvı yağlardan farkı, kötü kolesterolü (LDL) azaltıcı etkiyi iyi kolesterolü (HDL) yükselterek sağlayabilmesidir. Diğer bitkisel yağlar da, doymuş yağ yerine kullanıldıklarında toplam ve kötü kolesterolü azaltıyorlar ama bunu iyi kolesterol HDL’yi de azaltarak başarabiliyorlar. Zeytinyağının kalp-damar hastalıklarından koruyucu etkisi sadece kolesterolü dengelemekle de sınırlı değil. Güçlü antioksidan aktivitesi sayesinde LDL kolesterolün oksidasyonunu da önlemesi büyük bir avantaj olarak gösteriliyor. Kısacası zeytinyağı tam bir damar dostu.

ZEYTİNYAĞI YAŞLANMAYI YAVAŞLATIR

Antioksidan etkisi ile yaşlandırıcı serbest radikallerin etkisini azaltır

Güçlü mineral ve vitamin yapısıyla kemikleri güçlendirir

Cilt yaşlanmasını geciktirir

Kalp damar hastalıklarından korunmaya yardımcı olur

Eklem sorunlarıyla mücadeleyi kolaylaştırır eklemlerin kayganlığını arttırır

Güçlü bir vitamin ve mineral kaynağıdır

Hastalıkların Bitkilerle Tedavisi

04 Şub 2009

APANDİSİT

Bu hastalığı önleyici en etkili şey, Böğürtlen çayıdır.

ARPACIK AĞIZ YARALARI

Sirke ve susam yağı karışımı ile gargara yapılabilir

Birer çorba kaşığı böğürtlen yaprağı, hunnap, mercimek ve sinirli yapraktan oluşan karışımı kaynatıp, ılıkken gargara yapabilirsiniz.

Kuru üzüm, anason ve balı aynı ölçüde karıştırıp, yaraların üzerine sürebilirsiniz.

Bol kekik çiğneyin.

AKCİĞER RAHATSIZLIKLARI

Isırgan tohumu, karabiber, mürsafi, bal ve hardal eşit miktarda karıştırılır ve sabah akşam birer çorba kaşığı yenir.

ALERJİ

100gr. ısırgan otu + 100gr. kırkkilit otu karışımını çay gibi demleyip, günde 3 çay bardağı içmek ve bu tedaviye en az 20 gün devam etmek gerekir.

Şahtere otu çay gibi demlenip, sabah akşam 1 su bardağı içilebilir.

Birer çorba kaşığı Acı yonga ve Ravend çini, demlenip sabah akşam birer bardak içilir.

Kaşınan bölgeye Oğulotunu

1 çay bardağı sıcak suya bir tutam papatya konur ve bir müddet sonra süzülerek bununla göze masaj yapılır. Bu tedavi 2 saatte bir, 5-10 dakika tekrarlanır.

ASTIM

1 lt. suya 1 tutam Mersin yaprağı veya ısırgan konur ve 10 dk. kaynatılıp demle-
nir ve süzülür. Günde 8-10 çay bardağı, şekersiz olarak içilir.

1 lt.sıcak suya 5 yemek kaşığı Isırgan otu konur, 5 dk. sonra süzüp günde 8-10 bardak şekersiz içilir.

BADEMCİK

Kekik gargarası çok etkilidir.

Balık yağı içirilmelidir.

BASUR

Zulumba ve Üzerlik tohumu eşit oranlarda katıştırılıp, sabahları aç karnına 1 çay kaşığı yenir.

BAŞ AĞRISI

Baş ağrısının pekçok sebebi olabilir. Etkili tedavi için bu sebepleri ortadan kaldır-
mak gerekir.

1 bardak sıcak suya birer tutam lavanta, papatya, nane, biberiye ve kekik konur,
5 dk. sonra süzerek günde 2-4 bardak içilir.

BÖBREK VE MESANE TAŞI

1 lt. suya birer tutam Kırkkilit otu, Mısır püskülü ve Kiraz sapı konur, 5 dk. kay-
natılır ve süzerek günde 2-4 bardak içilir.

Ağrıyı dindirmek içinse; 1 lt. suya birer tutam Keten tohumu ve Meyan kökü ko-
nur, 15 dk. kaynatılıp süzülür ve günde 3-4 bardak, aç karnına içilir.

CİLT HASTALIKLARI

80g. ravent çini, 1kg bal ile karıştırılarak günde 3 öğün aç karnına 1 tatlı kaşığı yenir.

DAMAR TIKANIKLIĞI

250g.Hayıt tohumu, 6lt suda yarım saat kaynatılır ve günde 3 öğün, aç karna, bir çay bardağı içilir. ( Tansiyon düşürücü etkisi vardır. )

DUDAK ÇATLAMASI

Balmumu ve gülyağı birlikte eritilerek çatlaklara sürülür.

Susam yağı da iyi bir koruyucudur.

ERGENLİK SİVİLCELERİ

Şap ve narkabuğunu sirkeli suda kaynatıp bu su ile sivilceleri silmek yararlıdır.

GASTRİT

Hergün kahvaltıdan önce 1 çay kaşığının dörtte biri oranında Hardal tohumunu, ılık su ile içmek ve bu tedaviyi 20 günlük kür halinde yapmak faydalıdır.

GUATR

Tere tohumu, nöbet şekeri veya bal ile eşit oranlarda karıştırılıp yenir.

Deniz süngeri kurtulup toz haline getirilir ve balla karıştırılarak yenir.

KALP KRİZİ

Ökseotu çayı, Melisa çayı ve Adaçayı içmek kap krizini önleyici etkiye sahiptir. Ayrıca Civanperçemi, Atkuyruğu ve kekik oturma banyoları da yararlıdır.

KANSIZLIK

50g. Kınakına, 1kg siyah kuru üzüm ve 1/2kg Mürdüm eriği ile, 3lt suda bir müddet kaynatılır ve günde 3 öğün içilir.

KAS ERİMESİ

Günde 3-4 bardak Aslanpençesi çayı yudum yudum içilmelidir.

KEMİK ERİMESİ

Günde 3-4 bardak Civanperçemi çayı yudum yudum içilmelidir.

KİREÇLENME

400g. Ardıç tohumu, 1kg bal ile karıştırılır ve bu karışımdan, günde 3 öğün, aç karnına, 1 tatlı kaşığı yenir.

NEFES DARLIĞI

Bir miktar Deniz kadayıfı, toz haline getirilir. Ihlamur içine 1 çay kaşığı oranında katılarak kaynatılıp içilir.

ÖKSÜRÜK

Günde 20g.’dan fazla olmamak kaydıyla, Defne tohumu bal ile karıştırılıp yenir.

100g. toz zencefil ve 100g. toz zerdeçal 1kg bal ile karıştırılarak günde 3 öğün aç karna, 1 tatlı kaşığı yenir.

PROSTAT

100g. Eğir kökü, 5lt suda, 2.5lt kalıncaya dek kaynatılır. Günde 3 öğün, yemeklerden yarım saat önce, 1 çay bardağı içilir.
Aynı miktarda Kereviz tohumu da aynı şekilde hazırlanarak günde 3 öğün, yemeklerden 15dk. önce, 1 çay bardağı içilir.

ROMATİZMA

Hardal tohumu dövülüp, bal ile karıştırılarak yenir. Ayrıca, ağrılı bölgeye sürülür.

Aşağıdaki yağlar belli oranlarda karıştırılıp ağrılı bölgeye tatbik edilir ;

· Pelesenk yağı : 100g.

· Kekik yağı      : 70g.

· Alabalık yağı  : 50g.

· Karanfil yağı  : 25g.

SEDEF HASTALIĞI

50g. Isırganotu, 50g. Şahtereotu ve 50g. Civanperçemi 1 lt. sıcak suda 15 dakika bekletilip süzülür ve günde 3-4 bardak içilir.

ŞEKER HASTALIĞI

1 lt. sıcak suya 20g. Mersin yaprağı konup 5-10 dakika demlenir ve gün boyu içilir.

250g. servi kozalağı, 250g. pelinotu ve 100g. melisa 2.5lt. alkole konur. Hava almayan bir kapta 45 gün bekletilir ve günde 3 üğün, aç karna, 1 kahve fincanı suya 8-10 damla damlatılarak içilir.

Şifalı Bitkilerin Toplanması ve Kurutulması

04 Şub 2009

Yanlışlıkla zehirli bir bitki toplamamak için, toplanmadan önce, söz konusu bitkinin kesin olarak teşhis edilmesi gerekir! Örneğin maydanozgiller ailesine ait bitkilerin arasında zehirli türler de vardır. Bu yüzden, çok dikkatli olmak gerekir. Bitkiler hakkında verilen ayrıntılı bilgiler ve resimler bu konuda aydınlatıcı olacaktır. Bitkiler, hiçbir zaman, yağmurlu, sisli ve rutubetli havalarda toplanmamalıdır! toplama için en uygun saat ise, 10-16 arasıdır. Bu saate kadar güneş yükselmiş ve sabah kırağısı ile nemlenmiş olan bitkileri kurutmuş olacaktır. Yalnızca temiz ve lekesiz olan bitkiler kullanılmalıdır. Kurutulmak üzere toplanan bitkiler, kökler hariç, kesinlikle yıkanmamalıdır! Bitki toplanan yerlerin, çevre kirliliği etkisine girmemiş olması gerekir. Şifalı bitkiler, otoyol kıyılarından kesinlikle toplanmamalıdır. Bu bitkiler, motor egzostlarından çıkan dumanların içerdiği kurşunla kirlenmiş olduklarından, zehirli sayılmalıdır! Bitki toplanan bahçelerin, tarlaların, çayırların yakınında veya uzağında haşerata karşı ilaçlama yapılmamış olması gerekir, çünkü rüzgar o zehirli ilaçları çevreye taşıyabilir.

Bitki yaprakları genç, ama tam gelişmiş olduklarında, çiçekler ise tam olarak açtıklarında, genç ve tazeyken toplanmalıdır. Toprağın üstündeki bitkinin tümü, çiçeklenme aşamasında, meyveler ise tam olgunlaştıklarında toplanır. Kökler, ancak gelişmelerini tamamladıklarında, genellikle ilkbaharda ve sonbaharda toplanmalıdır. Ağaç kabukları ilkbaharda, genç dallardan soyulmalıdır. Dallar bu mevsimde henüz kurumamış olduğu için, kabuklar daldan kolayca ayrılacaktır.

Şifalı bitkilerin kurutulması, içerdikleri etkin maddelerin değişime uğramasını veya yok olmasını önler. Ayrıca, mantarların ve bakterilerin yaşam alanları da böylece kurutulmuş olur. Bitkilerin kurutulmasının, konserve etmek anlamında algılanılması gerekir ve toplamanın hemen ardından gerçekleştirilmelidir. Kurutma için en uygun ortam, havadar ve gölgeli bir yer olacaktır. Güneş altında kurutulmak istenen bitkiler, çiçek, yaprak ve meyvelerinde bulunan uçucu yağları yitirirler. En ideali, bitkilerin büyücek bir elek üstüne yayılarak veya demet halinde saplarından bağlanıp, yüksek bir yere asılarak kurutulmasıdır. Bitkilerin tam anlamıyla kurumasına çok dikkat edilmelidir. Kuruma aşaması sona erdiğinde, bitkiler ince ince kıyılarak, hava almayan kaplarda, kullanıma hazır biçimde saklanmalıdır.

Bitkiler yapay ısıda da kurutulabilir, ama ısı derecesine dikkat etmek gerekir. Aromatik kokulu bitkilerin tümü, uçucu yağ içerdikleri için, ancak 35 dereceye kadar dayanabilirler. Öteki bitkilerin genelde 60 dereceye kadar dayanabildikleri söylenebilir. Ama, fermantasyon oluşmaması için, hava akımı yaratılması şarttır. Çok ince olmayan kökler, fırçalanarak iyice yıkandıktan sonra, havadar bir ortamda kurutulmalıdır.

Bitki organları tam anlamıyla kuruduktan sonra, nem ve ışıktan korunacakları, hava almayan kaplara doldurulur. Saydam cam kaplar ışık geçireceği için, loş ortamda saklanmalıdır. Bitkilerin saklandığı kapların üstüne, toplama tarihi ve içerik hakkında bilgi veren etiketler yapıştırılmalıdır. Çünkü bitkiler, kuruyup ince kıyıldıktan sonra, birbirlerinden kolayca ayırt edilemezler. Bitkilerin saklanması için, teneke veya tahta kutular, renkli cam kavanozlar kullanılabillir.

Şifalı Bitkiler Toplama Kuralları :

Şifalı bitkileri doğadan kendisi toplamak isteyen kişinin, en azından temel botanik bilgilerine sahip olması gerekir. Bu bilgilere sahip olup olmadığını kişinin kendisi de saptayabilir. Bunun için kendine şu soruları sormalıdır :

– Aradığım bitkiyi doğada, hiçbir soru işaretine yer bırakmayacak kesinlikle bulabilir miyim?

– Bazı bitkilerin zehirli ikizleri olduğunu biliyor muyum?

– Zehirli oldukları için ölüm tehlikesine yol açabilecek bitkilerle kendimi tedavi etmeye kalkışmamam gerektiğini biliyor muyum?

– Hangi ortamlardan bitki toplayabileceğime, hangi çayırların, tarlaların, orman kıyılarının çevre kirliliğinden etkilenip etkilenmediğine karar verebilir miyim?

– Etkin maddelerinin en yoğun olduğu zamanda toplayarak, bitkilerin şifalı gücünden en fazla yararı sağlayabilmek için, onları hangi mevsimde, ve günün hangi saatlerinde toplamam gerektiğini biliyor muyum?

– Çay hazırlayabilmek için bitkinin hangi organının drog hazırlamaya elverişli olduğunu(çiçek, meyve, tohum, kök, kabuk veya bitkinin tümü) biliyor muyum?

Şifalı bitkileri toplama sırasında genel olarak özen gösterilmesi gereken konuların başında, doğayı koruma kavramı yer almalıdır. Bitkileri planlı bir biçimde toplayınız. Rastladığınız bir bitki kümesinin tümünü toplamayınız ki, bir sonraki mevsimde orada aynı bitkileri yine bulabilesiniz. Çiçeklerini, yapraklarını veya meyvelerini topladığınız ağaçları veya çalı türü bodur bitkileri hırpalamayınız, dallarını kırmayınız. Çayırlara, çimenliklere, çiğneyip ezmeden, dikkatle girin. İhtiyacınızdan fazla bitkiyi toplamamaya özen gösterin. Drog olarak kökünden yararlanılan bitkilerin soylarının kurutulmasına katkıda bulunabileceğinizi hiçbir zaman unutmayınız.

Şifalı bitkileri kendisi toplamak isteyen kişi, bilgisizlik veya yanlışlıkla zehirli bitki kullanarak büyük bir sorumluluk altına girebileceğinin bilincinde olmalıdır. Bitki toplamaya yardım eden çocukların sürekli kontrol altında tutulmaları gerekir. Kesin olarak teşhis edemediğiniz bitkileri toplamayınız. Onları, eğer rastlayabilirseniz, güvenebileceğiniz bir şifalı bitki satıcısından, belki de kullanıma çok daha elverişli durumda satın alabilirsiniz!…

Yağlı ciltler için ne tür bitkisel maskeler uygulanabilir?

03 Şub 2009

Yağlı ciltler için ne tür bitkisel maskeler uygulanabilir?

Yağlı cildin bakımı hem çok kolaydır hem de çok zordur. Çünkü yağlı cildi dengelemek için bir kere başta almış olduğumuz hayvansal gıdalardan uzak durmamız gerekir. Bilhassa gençlerin kuruyemiş, kola, çikolata gibi yiyeceklerden uzak durmaları gerekir ki vücut dengeyi bulabilsin. Çünkü aldığımız gıdalar direk vücudumuza yansıyor. Almış olduğumuz gıdaların seçimi bize ait. Mesela ben 50 yaşındayım, çekirdek yediğim zaman çenemde sivilce çıkıyor. O yüzden gençlerin kendisini iyi tanıması ve bu tür yiyecekleri yememesi lazım.