Posts Tagged ‘sağlık ve güzellik’

Cilt Beyazlatan Papatya Maskesi

12 Şub 2009

Cilt Beyazlatan Papatya Maskesi

Malzemeler :

3 tatlı kaşığı papatya çiçeği
1 fincan su
1 yemek kaşığı bal
1 yemek kaşığı gül suyu (isteğe bağlı)

Hazırlanışı : 1 fincan suyu kaynatarak içine papatyaları koyun. 7-8 dk kaynadıktan sonra süzgeçten geçirip soğumaya bırakın.

Daha sonra içine bal ve gül suyunu ekleyin. İyice karıştırarak yüzünüze ve boynunuza sürüp 15 dk bekleyin.

Cildinizin aydınlanması için düzenli olarak kullanın.

Bu maske renk bozukluklarına karşı birebirdir.

Buzdolabı ömrü 1 haftadır.

Hava geçirmeyen bir kapta muhafaza etmeye özen gösterin.

Not: Hamilelerin kullanmaları tavsiye edilmiyor.

Yüz Sıkılaştırma ve Gerdirme Maskesi

12 Şub 2009

Yüz Sıkılaştırma ve Gerdirme Maskesi

Yüz sıkılaştırma ve gerdirmenin doğal yolu:

1 yumurtanın beyazını, köpük köpük olana dek çırpın. Göz çevresine, çene ve ağız bölgelerine özellikle dikkat ederek, tüm yüze uygulayın.

Kurumaya bırakın (10 dakikadan daha uzun sürmeyecektir) ve çok hafif bir şekilde durulayın.

Paranızı, geçici olarak sıkılaşma sağlayan kremlere boşuna harcamayın.

Salatalık Maskesi Yapımı

12 Şub 2009

Salatalık Maskesi Yapımı

Salatalık maskesi yorgun, geniş gözeneklere sahip ciltlere önerilir.

  1. Salatalıkları temizleyin, kabuklarını soyun, kalın bir şekilde dilimleyip yüzünüze yerleştirin.
  2. Salatalığı rendeleyin, yüzünüze mask olarak yerleştirin;
  3. Bir yumurtanın beyazını çırpın, 2 kaşık taze salatalık suyu ekleyin, dikkatlice karıştırın.

Mineraller ve Faydaları

03 Şub 2009

İyot :

Tiroit guddesinin dengeli çalışması için iyot zorunludur. İyot eksikliği guatra, ayrıca halsizliğe, asabiyete ve gerginliğe yol açar. Deniz tuzunda ve denizden çıkan her türlü üründe bulunan iyot gudde sisteminin dengeli gelişmesinde yardımcıdır. İyot en çok deniz yosununda, özellikle de kalp denilen yosun türünde bulunur. Diğer kaynaklar her ne kadar azsa da başlıcaları şunlardır: Kuşkonmaz, lahana, havuç, böğürtlen, turp, ıspanak, domates, patates, soğan, muz.

Kalsiyum ve Fosfor :

Kalsiyumun büyük bir kısmı kemiklerde ve dişlerde bulunur; ancak küçük bir miktarını sinirlerle kaslar kullanır. Asabiyet, gevşeyememe, uykusuzluk, huysuzluk, halsizlik, kaslarda kramp, aybaşı zamanında hanımların karın krampları ve sancıları kalsiyum eksikliğinden ileri gelebilir. Kalsiyum kanın pıhtılaşmasında büyük rol oynar. Eksikliği diş çekildiğinde veya ameliyat sırasında kanamaya neden olabilir. Başlıca kaynaklar: kara turp, kuru incir, salatalık. (Gelişmiş ülkelerde kalsiyum kemik tozu halinde hap olarak satılır.)

Diğer kaynaklar; pekmez, badem, susam v.b. Kalsiyum ile fosfor birbirlerini tamamlayan iki mineraldir. Biri eksikse, öbürünün de etkisi azalır. Fosfor tahıllarda, fındık, brüksel lahanası, kuru incir, patates, marul, muz ve portakalda bulunur. Dişlerin, kemiklerin, hücrelerin de fosfora gereksinimi vardır. D vitamini kalsiyum ile fosforun bedene mal olmasını, kana geçmesini, dişlerde ve kemiklerde depolanmasını sağlar. Sinirler, kaslar ve beden, gereksinimi olan günlük kalsiyum ve fosforu alamazsa, beden bunları kemiklerle dişlerden çekip alır. Kalsiyum ve fosfor fazla miktarda alınınca beden bunları dışkı yoluyla atar. Başlıca fosfor kaynakları; nohut, badem, mısır, hindiba, üzüm, mercimek, bezelye, kepekli pirinç, soya fasulyesi, salatalık, portakal, domates, kavun, erik v.b.

Kükürt :

Proteinleri oluşturan aminoasitlerde bulunur. Bedenin her dokusunda bulunan kükürt, sindirimin temizleyicisi ve antiseptiğidir. Kükürt safra salgılarını olumlu etkiler. Beslenme uzmanlarına göre bedende biriken ürik asidin başlıca nedeni alınan besinlerde fosforun yüksek, buna karşılık kükürdün düşük oluşudur. Tüm tahıllarda, cevizde, bademde ve bu türden yağlı bitkilerde fosfor bulunur. Fosfor-kükürt dengesini sağlamak için adı geçen besin maddeleriyle birlikte bol sebze ve meyve yemeli. Kükürt genellikle sebze ve meyvelerde bulunur.

Potasyum :

Bedendeki tüm hücrelerin, kasların ve dokuların bu madene şiddetle gereksinimi vardır. Birçok ünlü besin uzmanına göre, kanser hastalığının bir nedeni de bedenin potasyumdan yoksun kalışıdır. Bu eksiklik besinlerin bu madenden yoksun bir toprakta yetişmesinden ileri gelir. Tahılda bol miktarda potasyum bulunur. Ancak rafine edilmiş tahıldaki potasyumun dörtte üçü yok olur. Rafine edilmiş besinlerde diğer mineraller de eksiktir. Potasyum eksikliğinin belirtileri şunlardır; Arterit, kabızlık, yüksek kan basıncı, kaslarda kramp ve gerilme, uyuklama, gevşeyememe, iştahsızlık, kolay soğuk algınlığı, ellerde ve ayaklarda üşüme, ussal ve kassal yorgunluk ve kanser. Potasyum elma sirkesinde, üzümde, üzüm suyunda, balda, pekmezde, meyvelerde, yeşil sebzelerde, domateste ve özellikle ısırgan otunda bulunur.

Sodyum ve Klor :

Bu iki maden bedenimizde büyük rol oynar. Midemizin hidroklorik asit yapabilmek için klora gereksinimi vardır. Hidroklorik asit proteinlerin normal sindirimi ve madensel tuzların kana kolayca yerleşmesi için gereklidir. Sodyum ve klor birçok besin maddesinde ve doğal olarak sofra tuzunda bulunur. Bu madenlerden yararlanmak amacıyla aşırı tuz yemek doğru olmadığı gibi, tuzu besinden tamamen kaldırmak da doğru değildir (doktor tavsiyesi hariç).

Çünkü bu madenlerin eksikliği bacak kaslarında kramplara, bazen bulantıya, yorgunluğa ve baş dönmesine neden olabilir. Sıcak havalarda duyulan yorgunluğun ve bitkinliğin bir nedeni de bedenin terle aşırı tuz kaybetmesidir. Sodyum ve klor kaynakları; fasulye, kestane, tahıl, pancar, kereviz, maydanoz, marul, ıspanak, hurma v.b.

Oligo-elementler (Eser elementler) :

Bedenimizdeki pek az miktarda bulunan bu madenlerin de sağlımız için önemli olduğu muhakkaktır. Ancak bunların bedendeki işlevi kesin olarak bilinmiyor. Oligo-elementler alüminyum, kobalt, bakır, iyot, nikel ve çinkodur.

Alüminyum :

Bedenin çeşitli organlarında bulunur. Eksikliği uykusuzluğa ve kaygıya neden olur. Kaynaklar; elma, kavun, mantar, kuşkonmaz, enginar.

Bakır :

Bedendeki etkisi kesinlikle bilinmiyor. Ancak anemide doktorlar hastalarına kobalt, demir ve bakır verince iyi sonuçlar alıyorlar. Kaynaklar; kuru üzüm, pancar, havuç, muz, ıspanak, lahana, erik, kayısı, badem, fındık, çavdar.

Çinko :

Bu maden hücrelerde, özellikle de tiroit ve cinsiyet bezlerinde bulunur. Çinko insülinin bileşiminde yer alan bir madendir. Eksikliği yaraların zor kapanmasına, karaciğer sirozuna yol açabilir. Kaynaklar; tahıl, pancar, lahana.

Kobalt :

Bedenimizde az miktarda bulunan bu maden B12 vitaminini oluşturan elemanlardan biridir. Kandaki alyuvarların gelişmesi için gereklidir. Kaynaklar; mantar, mercimek, burçak.

Magnezyum :

Yapılan deneylerde farelerin besini magnezyumdan yoksun olduğunda damarlarda genişleme, kalpte hızlı atış ve tansiyon düşüklüğü görülmüştür. Tez kızan insanlarda da bu mineralin noksan olduğu anlaşılmıştır. Aşırı rafine besin yiyenlerin ve yeşil sebze yemeyenlerin bu minerale gereksinimi vardır. Kaynaklar; domates, soğan, incir, üzüm, hurma, badem, yulaf, çavdar, buğday, fındık, kara turp, gravyar peyniri, havuç, kereviz, marul, pırasa.

Manganez :

Beden bu madeni böbreklerde ve karaciğerde depolar. Eksikliği kısırlığa, zor gelişmeye yol açar. Kaynaklar; kuşkonmaz, tahıl ve yağlı bitkiler (ceviz, badem v.b.).

Nikel :

Bu maden pankreası ve karaciğeri etkiler. Ancak bu konudaki bilgiler hayvanlar üzerinde yapılan deneylere dayanmaktadır. İnsan üzerindeki etkisi kesinlikle bilinmiyor. Kaynaklar; mantar, lahana, tahıl, meyveler, havuç, kuru fasulye.

Her Üzüm Tanesi Birer Enerji Deposu

03 Şub 2009

Klasik üzüm kürünü hepimiz biliyoruz: Gün içinde tüketilen 500 gr. üzüm hem sağlıklı oluşu hem de fazla kalori içermemesiyle özellikle diyetlerde en sık önerilen meyveler arasındadır. Ayrıca üzüm barsakları temizleyici özeliğinin yanı sıra zayıfla­tıyor ve vücuda boşaltım kolaylığı sağlıyor. Üzüm salkımındaki her bir üzümün gerçek birer enerji de­posu olduğunu biliyor muydunuz?

Bu tatlı  meyve taneleri A,B,E ve C vitaminlerinin dışında fosfor, kalsiyum, demir ve magnezyum gibi değerli maddeler içeriyor. Buna karşın bileşimindeki sınırlı yağ oranı sağlık ve güzellik için mükemmel bir kombinasyon oluşturuyor. Bolca üzüm tüketmenin vücudun kendi bağışıklık ve sinir sisteminin düzene girmesine yardım ederken duyu organlarının da fonksiyonlarını düzenleyecek kadar geniş bir etkisi bulunuyor. Üzümün faydalarından sadece yiyerek değil içerek de aynı oranda yararlanabilirsiniz.

Tatlı üzüm suyu yorgunluk ve konsantrasyon zayıflıklarında vücuda ihtiyacı olan enerjiyi sağlıyor. Düzenli ancak ölçülü alımında ise böbrek taşı oluşumunu önemli ölçüde azaltırken, kalp krizi riskini de düşürüyor. Kanın damarlarda daha hızlı akmasını sağlayarak sinir sistemini aktive etmesi ve elde edilen antioksidanların da erken yaşlanmayı ge­ciktirdiğini de eklemek gerekiyor. Ama dikkat! Günde 1-2 bar­daktan fazla şarap tüketmemekte fayda var. Üzümün çekirdeğinden elde edilen yağ, güzel tadıyla özellikle gurmelerin de gözdeleri arasında.

Mükemmel bir lezzeti var ayrıca içeğindeki değerli maddeleri kaybetmeden 190 dere­ceye kadar ısıtılabiliyor. Üzümün bileşimindeki maddelere hücreleri serbest radikallerden koruyan E vitaminini eklerken kalp ve kan dolaşımı üzerinde etkili olan doymamış yağ oranı bakımından da zengin olduğunu hatırlatmak lazım.

Üzüm çekirdeği yağı kozmetik alanında da kozmetik ürünlerinin en önemli maddelerinden biri olarak sıkça kullanılan bir maddedir. Üzüm çekirdeğindeki polifenol, antioksidan özelliğiyle insan organizmasında özellikle de ciltte serbest radikallerin verdiği zararları nötralize ediyor. Dış etkenlere karşı oluşturdukları setle aynı zamanda erken yaşlılık belirtilerine de savaş açıyor.

Üzümdeki polifenoller bazı nemlendirici kremlerin bileşiminde kokteyl olarakda yer alıyor. Üzüm çekirdeği yağı da nem deposu özelliğiyle birçok temizleme ürünü ve kremlerde cilde pü­rüzsüzlüğünü kazandırıyor. Üzüm çekirdeklerinden elde edilen doymamış yağ asitleri ise olgun ciltlerin en önemli yapıtaşlarıdır.