Yüz Gerdirme Estetiği

17 Şub 2009

Yüz Gerdirme

Yüz gerdirme ameliyatları sadece fazla derinin çıkartıldığı klasik yüz gerdirme, fazla derinin çıkarılması ile birlikte SMAS adı verilen yüzün yüzeysel kas zarının da gerildiği kompozit yüz gerdirme (bu ikisinin kısa ve uzun izli versiyonları var) ve kemik zarı altından yüzün tüm kas ve doku kitlesinin kaldırıldığı ve sarkmış dokuların eski yerlerine çekildiği subperiostal yüz gerdirme(endoskopik yüz gerdirme) olmak üzere 3 kategoride sınıflandırılır. Aslında bu ayrı ayrı tanımlama bu gün geçerliliğini yitirmiştir. Çünkü modern yaklaşımlarda yüz 3 boyutlu olarak tüm anatomik planlar ayrı ayrı değerlendirilmekte ve tedavi edilmektedir.

Yüz gerdirme Ameliyat tekniği
Ameliyat tekniği hastanın ihtiyacına göre her hastada değişmektedir. Yüze 3 boyutlu yaklaşım imkanı veren Endoskopik yöntemler geliştirildiğinden beri artık klasik yüz gerdirme ameliyatları çok daha az yapılmaktadır. Ben endoskopik tekniği tercih ediyorum. Giriş yerleri şakak bölgesi saçlı deriden olduğundan bu ameliyata izsiz denebilir. Endoskopik yöntem özellikle yüzün 2/3 üst kısmı ( yanaklar, göz çevresi, kaşlar, alın) için mükemmel ve doğal sonuçlar veren ideal bir tekniktir. yüz derisi çok gevşemiş bir kısım hastada saçlı derideki kesi kulak önüne doğru 4-5 santim daha uzatılarak yüz derisi de gerilebilir. Bu yöntem de bazen hasta tarafından bile farkedilemeyecek kadar izsiz bir yöntemdir. Eğer boyun derisinde de ileri derecede sarkma var ise bazen kısa bir izle kulak önü ve arkasına uzanan bir kesi gereklidir. Bu durumda da izler farkedilmeyecek kadar azdır.

Endoskopik yüz gerdirme:

Ameliyat süresi: 2,5-3 saat

Anestezi: genel anestezi

Hastanede yatış süresi: 0-1 gün

Ameliyat sonrası ağrı: Kontrol edilebilir miktarda(baş ağrısı) 1. gün

Pansuman: Ertesi gün drenler alınıyor bir miktar ağrı olabilir. Sargılar varsa 3.gün çıkartılıyor. Bunun dışında pansuman yok ve sargı açıldıktan sonra ya da sargı yoksa 2. gün banyo yapılabiliyor.

Şişlik-Morluk: genellikle orta düzeyde şişlik ve nadiren göz çevresinde morluk. Bazı kişilerde ve ilave uygulamalar varsa(blefaroplasty, Rhinoplasty) 10-12 günde iyileşen morluklar olabilir.

Dikişler: Dikişler kendiliğinden eriyen dikiş olduğundan dikiş alınmıyor.

İyileşme süreci: 7-10 içinde işinize dönebilirsiniz, ve yaklaşık 15 gün sonra ameliyatın tüm izleri silinecektir. Yanaklarınız başlangıçta olduğundan daha şişkin ve göz çevresi ve kaşlarınız daha çekik duracaktır. Üst dudağınızda bir miktar uyuşukluk ve çekilmeler olabilir. 1. ayın sonunda çevrenizden olumlu tepkiler almaya başlayacak ve aynada kendinizle daha barışık hale geleceksiniz. Bu arada tamamen normal rutininize dönebilri ve spor yapabilirsiniz.Yaklaşık 3. ayın sonunda ameliyatınız ödem ve uyuşukluklar tama yakın kaybolacak ve normale dönmüş olacaksınız.


Dudak Estetiği

17 Şub 2009

Dudak Estetiği

Dudak Estetiği

Dudak Büyütme için bir Liposuction iğnesiyle alınan bir miktar yağ bazı işlemlerden geçerek dudaklara istenilen kalınlığı sağlayacak şekilde tedavi edilir. Ayrıca aynı doku kullanılarak dudak çevresi,göz çevresi ve Nazolabial sulkus dediğimiz burundan ağız kenarına uzanan derin çizgiler giderilebilir. Lokal anesteziyle uygulanan basit bir tekniktir.
Yağ enjeksiyonu ile Dudak Büyütme dikişsiz bir yöntem olup hastada oluşan ödem minimum 7-8 gün içerisinde kaybolur.

Dudak Büyütme için bir başka teknik vücutta var olan eski bir ameliyat izi dokusunun şekillendirilerek dudaklara yerleştirilmesi ve dudak dolgusunun sağlanması işlemidir.Dermal Greft adını verdiğimiz bu dolgu işlemi diğer yöntemlere göre daha kalıcı niteliktedir ama kontraktür, distorsiyon gibi komplikasyonların sıklığı fazladır. Yine başka bir estetik operasyon esnasında alınan dokulardan hazırlanan doku kokteyli de dudaklara enjekte edilebilir. Kalıcılığı yağ enjeksiyonundaki gibidir.


Meyvelerle Cilt Bakımı

15 Şub 2009

Meyvelerle Cilt Bakımı

Armut Maskesi:
Bir adet olgun armudu soyup cam bir kasenin içinde çatalla iyice ezin. kalın bir tabaka halinde yüzünüze sürün. 15 dakika bekledikten sonra cildinizi yıkayın. Armut maskesi cildi beslemek ve serinletmek, için ideal bir maskedir.

Ahududu Maskesi:
Ahududu bol miktarda A vitamini içerdiği için cilde pürüzsüz ve kadife gibi bir görünüm kazandırır. Bir avuç dolusu ahududuyu cam bir kasenin içinde püre haleni gelene kadar ezin. Cildinizi temizledikten sonra ezilmiş ahududuyu cildinize uygulayın. 10 dakika beklettikten sonra cildinizi yıkayın.

Avokado Maskesi (Cilt Kırışıklıkları İçin):
Bir tane avokadonun kabuklarını soyup çatalla ezin. İçine yarım tatlı kaşığı bal, bir tatlı kaşığı elma sirkesi ve bir tane çırpılmış yumurta sarısı ekleyip iyice karıştırın. Karıştırma sırasında içine üç yemek kaşığı zeytinyağını da yavaş yavaş ekleyin.Yüzünüze, boynunuza ve dekolte bölgenize bol miktarda sürüp yarım saat bekleyin daha sonra bu bölgeleri ılık su ile yıkayın.Kırışıklıklar ve özellikle kuru ciltler için etkili bir maskedir. Ayrıca avokadoyu lapa halinde de tek başına cildinize kompres yaparak uygulayabilirsiniz. Hem cilt bakımınızı yapmış hem de kırışıklıklarınızın kaybolmasına yardımcı olmuş olursunuz.

Çilek Maskesi:
Bir avuç dolusu çileği cam bir kasenin içinde püre haline gelene kadar çatal yardımı ile ezin ve yüzünüze sürün. (Eğer kuru bir cilde sahip iseniz pürenin içine birkaç damla badem yağı veya bir kaşık süt kreması katın.) 10 dakika bekledikten sonra cildinizi ılık su ile yıkayın. (Cilt Bakımınız için son derece faydalı ve etkilidir. Ancak alerjisi olan ciltler için önerilmez.)


Burun Kanaması

15 Şub 2009

BURUN KANAMASINA DİKKAT !

Burun kanamaları çoğunlukla can sıkıcıdır. Ancak bazen korkutucu ve yaşamı tehdit edici boyuttadır. Uzmanlar burun kanamalarını iki gruba ayırmaktadırlar.

1. Ön burun kanamaları burun ön kısmından gelen kanamalardır. Ayakta duran yada oturan kişide burun deliğinden akan kanama şeklinde kendini gösterir.
2. Arka kanama: Burun arkasından olan kanamadır. Kanama genize doğrudur. Otururken veya ayakta dururken bile kanama boğaza doğru olur. Hasta sırt üstü yattığında ön kanama bile olsa her iki yönde kanama olabilecektir.

Arka burun kanamalarının tanınması oldukça önemlidir. Bu kanama tipi bir uzmanın takibini gerektirmektedir. Arka kanamalar çoğunlukla yaşlı kişilerde görülür. Bu hasta grubu genellikle yüksek kan basıncı (tansiyon) olan kişiler yada travma geçirmiş kişilerdir. Burun kanamaları çocuk yaş grubunda genellikle ön kanama tipinde olmaktadır. Kuru hava veya kış aylarında görülen kabuklanmalar kanamaya neden olmaktadır. Bundan korunmak için nemlendirici bir kremi burun orta bölmesine parmak ucu ile sürmek faydalı olacaktır.

Bu amaçla vaselin gibi kremler kullanılabilir. Günde üç defa kullanılması önerilir. Ancak gece yatmadan önce sürülmesi yeterlidir.

Burun kanaması sık tekrarlıyorsa doktorunuza görünmenin faydası vardır.

ÖN KANAMALARIN DURDURULMASI

Siz yada çocuğunuzda ön burun kanaması varsa şunları uygulayınız:

1. Burunun ucundaki yumuşak kısmını başparmağınızla diğer iki parmağınız arasına alınız.
2. Burunu parmakla sıkıştırılmış olarak yüzünüze doğru bastırın.
3. Beş dakika böyle bekleyiniz. (Saat tutunuz.)
4. Başınızı kalbinizden daha yüksek tutmaya dikkat ediniz. Bu nedenle oturmanız yada başınız daha yukarda uzanmanınız önerilir.
5. Burun ve yanağınıza buz tatbik ediniz. (Bir plastik torba içine buz doldurarak. )

KANAMA DURDUKTAN SONRA YENİDEN KANAMAYI ÖNLEMEK

1. Sümkürmemeye dikkat ediniz.
2. Yerden ağır bir şey kaldırmak yada buna benzer zorlayıcı hareketler yapmayınız.
3. Başınızı mutlaka göğsünüzden daha yukarda tutmaya çalışınız.

TEKRAR KANAMA OLURSA

1. Burun içindeki tüm pıhtıları sümkürerek temizleyiniz.
2. 3, 4 defa her iki burun deliğine dekonjestan burun spreyi sıkınız.
3. Tekrar en baştaki 1. ve 3. basamaktaki gibi buruna baskı yaparak sıkınız.
4. Doktorunuzu arayınız.

Hazırlayan : Türk KBB ve Baş Boyun Cerrahisi Vakfı
Kaynak : http://saglik.tr.net/genel_saglik_burun_kanamalari.shtml


Araç Tutması , Deniz Tutması ve Baş Dönmesi

15 Şub 2009

Hareket Hastalığı Nedir ? (Vertigo)

Bazı insanlar denge problemlerini baş dönmesi olarak nitelendirirler. Çevrenin dönmediği bu denge bozukluğu bazen iç kulağa bağlı bir problemden dolayı ortaya çıkar. Bazı insanlar ise denge sağlamaktaki zorluklarını vertigo kelimesiyle açıklarlar. Bu kelime Latince “dönmek” fiilinden gelmektedir. Bu hastalar sıklıkla kendilerinin veya çevrenin döndüğünü söylerler. Vertigo çoğunlukla iç kulak probleminden kaynaklanır.

Deniz Tutması ve Hareket Hastlığı Nedir ?
Bazı insanlar uçağa bindiklerinde veya arabada bulantı hissederler, hatta bazen kusarlar. Bu duruma taşıt tutması denilir. Bir çok insan bu rahatsızlığı gemiye bindiği zaman çeker bu yüzden aynı olay olmasına rağmen buna deniz tutması denir. Deniz tutması sadece ufak bir rahatsızlıktır. Bunun dışında herhangi bir tıbbi bozukluğun ifadesi değildir. Ancak bazen yolcular bu rahatsızlıktan dolayı çok kısıtlanabilirler. Çok az bir kısmında da bu rahatsızlık yolculuk bitse dahi birkaç gün daha sürmektedir.

Araç (Taşıt) Tutması
Taşıt tutmasının bulguları ve baş dönmesi, merkezi sinir sistemine diğer dört sistemden birbirine zıt mesajlar geldiğinde ortaya çıkmaktadır. Örnek olarak fırtınalı bir günde uçağa bindiğinizi düşünün ve uçağınız hava akımlarından dolayı sallanmaktadır. Fakat gözleriniz bu hareketi algılamamaktadır. Çünkü bütün gördüğünüz uçağın içidir. Bunun sonucunda beyniniz birbiriyle uyuşmayan mesajlar almaktadır. Sizi bundan dolayı uçak tutabilir. Veya bir arabanın arka koltuğunda oturmuş kitap okuduğunuzu düşünün. İç kulağınız ve deri reseptörleriniz yolculuğun hareketini algılayacaktır. Ancak gözleriniz sadece kitabı görecektir. Bu nedenle sizi taşıt tutabilir. Gerçek bir tıbbi örnek vermek gerekirse bir darbeden dolayı yalnızca bir taraftaki iç kulağınızın hasarlandığını düşünün. Hasarlı iç kulak normal iç kulakla aynı mesajları göndermez. Bu beyine dönme eylemiyle ilgili yanlış bilgi verir. Kişi vertigodan veya dönüyormuş hissinden şikayetçi olabilir. Bazen bulantı da görülür.

Araç Tutmasına Karşı Alınacak Önlemler

  1. Her zaman vücudunuzun hareketinin iç kulağınız ve gözleriniz tarafından aynı şekilde algılanabileceği bir yerde oturun. Örnek olarak arabanın ön tarafında oturup uzak manzaralara bakabilirsiniz veya geminin güvertesi ne çıkıp ufku izleyebilirsiniz yada uçakta cam kenarında oturup dışarıyı seyredebilirsiniz. Uçak yolculukların da hareketin en az olduğu kanat üstüne denk gelen koltukları tercih edin.
  2. Eğer araba sizi tutuyorsa kitap okumayın yada zıt yöndeki koltuklara oturmayın.
  3. Araç tutması olan bir başka yolcuyla konuşmayın veya onu izlemeyin.
  4. Yolculuktan hemen önce yada yolculuk sırasında keskin kokulardan, baharatlı ve yağlı yiyeceklerden uzak durun. Araştırmalar halk arasında yaygın olarak kullanılan formüllerin etkinliğini bilimsel olarak kanıtlayamamıştır.
  5. Doktorunuz tarafından tavsiye edilen ilaçlardan birini yolculuğunuzdan önce alın. Bu ilaçlardan bazıları reçetesiz olarak da satın alınabilir. Sakinleştirici veya sinir sistemini etkileyen ilaçlar için doktorunuzun reçetesi gerekir. Bazıları hap veya fitil şeklindedir bazıları ise (scopolamine) kulak arkasına yapıştırılabilen bantlar şeklindedir.

Not: Baş dönmesi ve araç tutması olaylarının büyük çoğunluğu hafiftir ve kişi bunu kendi kendine tedavi edebilir.

Baş Dönmesini Azaltmak

  1. Ani pozisyon değişikliklerinden kaçının. Örnek olarak yatar durumdan aniden ayağa kalkmayın veya bir taraftan diğerine ani olarak dönmeyin.
  2. Aşırı kafa hareketlerinden (özellikle yukarı bakmak) veya hızlı baş hareketlerinden kaçının.
  3. Dolaşımı bozacak (nikotin, kafein ve tuz) ürünlerinin kullanımını azaltın.
  4. Baş dönmenize neden olan stresden, sinirlilikden uzak durun ve allerjiniz olan maddelere maruz kalmamaya çalışın.
  5. Baş dönmeniz olduğunda araba kullanmak tehlikeli alet kullanmak veya merdiven tırmanmak gibi zarar verebilecek aktivitelerden uzak durun.

Hazırlayan: Türk KBB ve Baş Boyun Cerrahisi Vakfı


Kıl Dönmesi Nedir ? Belirtiler Nelerdir – Nasıl Oluşur ?

15 Şub 2009

Kıl Dönmesi Nedir ?(Plonidal Sinüs)

Kıl dönmesi anlam olarak derinin dermis tabakasında oluşan kılın ilerlediği yolu şaşırarak ciltten çıkamayıp cilt altında uzaması halidir.Bu tarz kıl dönmesi kılın olduğu ve kökünden çekildiği vücudun her bölgesinde görülebilir.Bu tür kıl dönmesi daha çok batık veya kıl batması olarak tarif edilir.

Genellikle 15-25 yaş grubunda gürülür daha kıllı olmaları sebebiyle erkeklerde 10 kat daha sık görülür.Toplumda görülme sıklığı % 1 kadardır.30 yaşından sonra kuyruk sokumu bölgesinin cildi kalınlaştığı için hastalık başlamaz,bu yaşta görülen vakalarda problemin daha önceden var olduğu ama tedavinin ertenlediği düşünülür.

Kıl Dönmesi Nasıl Olur ?
Kıl dönmesi hastalığının nasıl olduğu hakkında tüm tıbbi kurulların onayladığı son bilimsel görüşe göre; baş,ense ve sırttan dökülen kılların kalçanın arasına sıkışıp yürürken oluşan sürtünme hareketiyle matkap ucu gibi cildi delerek cilt altına girip orada yumak oluşturmasıdır.Yapılan incelemede bölgeden çıkan kılların o bölgeye ait olmadığı ve daha yukarıdan döküldüğünü göstermiştir.Kalça yapısı sebebiyle kilolu insanlarda daha sık görülür.

Kıl Dönmesinin Belirtileri
Genellikle önemli bir belirti vermediğinden hastalarda uzun süre tedavilerini ertelerler.İlk oluştuğu dönemde doku içine giren kılların az olması sebebiyle 1-2 cm lik hafif ağrılı bir şişlik şeklindedir.Dikkatli bakıldığında kuyruk sokumu cildinde orta hatta  bir veya birkaç yerde kılların girdiği delikler görünür.Sert oturma gibi travma sonucu kılları vücuttan ayıran kapsülün zedelenmesi halinde hafif bir akıntı şikayeti olur ve uzun zaman devam edebilir ancak enfeksiyon oluşup apse gelişirse tablo tamamen değişir.Artık ciddi ağrı,ateş,titreme gibi bulgular eklenmiştir ve acil müdahale gerekir.


Diyabet nedir? Neyden Meydana Gelir?

15 Şub 2009

Diyabet nedir? Neyden Meydana Gelir?

Diyabet, başta karbonhidratlar olmak üzere protein ve yağ metabolizmasını ilgilendiren bir metabolizma hastalığıdır ve kendisini kan şekerinin sürekli yüksek olması ile gösterir. Diyabet hastalarındaki temel metabolik bozukluk, kan yoluyla taşınan glükozun (şekerin) hücrelerin içine girememesidir. Normal koşullarda besinlerden elde edilen veya karaciğerdeki depolardan kana salınan glükoz pankreas tarafından salgılanan İNSÜLİN hormonunun yardımıyla hücre içine girer ve orada yakılarak enerjiye dönüşür. Hücrelerin üzerinde değişik maddelerin girmesine izin verilen kapılar vardır. Bu kapılar normalde kilitlidirler ve uygun anahtar varlığında açılırlar. Diyabet, hücrelerin üzerindeki glükoz kapısının açılamaması durumudur. Bu örnekten ilerlersek diyabet, anahtar işlevi gören İNSÜLİN hormonu yetersizliğine ve/veya insülinin etkilediği reseptörlerin (hücre kapısındaki kilidin) bozukluğuna bağlı gelişmektedir.

Kaç çeşit diyabet vardır?
Bu yüzden şeker hastalığı davalarında büyük çoğunluğu Tip 1 ve Tip 2 diyabet türleri vardır.

Tip 1 Diyabet

Daha çok çocuklarda ve genç erişkinlerde görülür. Tip 1 diyabet, pankreasta bulunan ve insülin üreten beta hücrelerinin otoimmün bir süreç (vücudun bağışıklık sisteminin kendi hücrelerini tanıyamaması) sonunda zedelenmesi ile meydana gelmektedir. Mutlak veya görece bir insülin yetersizliği olduğundan hastalar ömür boyu insülin hormonunu dışarıdan (enjeksiyon yoluyla) almak zorundadırlar. Bu nedenle Tip 1 diyabet İnsüline Bağımlı Diyabet (Insulin Dependent Diabetes Mellitus=IDDM) olarak da isimlendirilmektedir. Genel olarak toplumdaki diyabet vakalarının %10’unu Tip 1 Diyabet vakaları oluşturmaktadır. Çocukluk çağında Tip 1 diyabet sıklığı ülkeler (bölgeler) arasında farklılık göstermekte ve her yıl 15 yaş altındaki 100.000 çocuktan 1-42’sinde diyabet gelişmektedir. Tip 1 diyabet genel olarak kuzey ülkelerinde daha sık görülmektedir.

Tip 2 Diyabet

Sıklıkla erişkinlerde ve şişman (obes) kişilerde görülmektedir. Tip 2 diyabetli hastalarda insülin salgılanmasındaki yetersizlikten çok dokulardaki insülin reseptörlerindeki direnç (rezistans) sonucunda glükoz metabolizması bozulmaktadır. Tip 2 diyabetin kuvvetli bir genetik yatkınlık zemininde geliştiği bilinmekle birlikte, genetik mekanizmalar tam olarak aydınlatılamamıştır. Tip 2 diyabetliler hastalıklarının başlangıcında ve sıklıkla çok uzun bir süre insülin ihtiyacı olmaksızın yaşamlarını sürdürebilmektedirler. Bu nedenle Tip 2 diyabet İnsüline Bağımlı Olmayan Diyabet (Non-Insulin-Dependent Diabetes Mellitus= NIDDM) olarak da isimlendirilmektedir. Genel olarak erişkin nüfusta %4-8 oranında Tip 2 diyabet görülmektedir.

Diyabet nasıl anlaşılır ?

Şeker hastalığı klinik bulguları için karbonhidrat, protein ve yağ metabolizması vücudun yolsuzluk bağlı. İnsülin eksikliği ve / veya insülin direnci, glikoz serumu belirli bir düzeyde nedeniyle () idrarla 180mg/dl zaman aşamaz başlar atılır hücreleri giremezsiniz. Bu atılım böbrekler çarptı bu glikoz ile artırır sıvılar ve ÇOK VE HIZLI İÇİN İDRAR bir sonucu olarak (POLİÜRİ) olur. Vücut, bu sıvı kaybı ile görüşmeyi poliüri su ve bu ÇOK polidipsi isimli olmasıdır. Organizmalar, bir taraftan glükozu yedek enerji yağ ve protein saklanan diğer iştah artar bir enerji kaynağı olarak kullanmak değil, ve sonuç olarak, iştahın artması Daraltmak başladı, ama Kilo kaybı olduğunu.

Gizli şeker nedir?
Halk arasında gizli şeker olarak isimlendirilen durum, normal glükoz dengesi ile diyabet arasındaki metabolik durumu ifade etmektedir. Normalde açlık plazma şekerinin 110 mg/dl olması gerekmektedir. İşte açlık plazma şekerinin 110 mg/dl’nin üzerinde fakat 140 mg/dl’nin altında (yeni kriterlere göre 126 mg/dl) olması bozuk glükoz toleransı olarak tanımlanmaktadır. Benzer şekilde şeker yükleme testi yapılan kişilerde 2. Saatdeki plazma glükoz düzeyininin 140 mg/dl’nin üzerinde fakat 200 mg/dl’nin altında olması da bozuk glükoz toleransı olarak isimlendirilmektedir. Bu durumdaki kişilerin gün boyu kan şekerleri normaldir ve diyabetin klasik bulguları görülmez. Bununla birlikte bu kişiler Tip 2 diyabet için en riskli grupta olduklarından yaşam biçimlerini yeniden düzenlemeleri gereklidir.


Uyuz (Gale)

13 Şub 2009

Uyuz (Gale)

Uyuz mikroskopla görülebilen ve sadece insan derisinde yaşayabilen bir parazittir.Bulaşma insandan, insana ve yakın temasla olur. Birlikte uyumak, aynı evi paylaşmak en sık görülen bulaşma yollarıdır. El sıkışmak, dansetmek gibi kısa süreli temaslarla bulaşma daha nadirdir.

Uyuzun ilk belirtisi özellikle geceleri artan şiddetli kaşıntıdır. Ancak bu belirti ortaya çıkmadan önce de kişi uyuz olmuştur ve bunu başkalarına bulaştırabilmektedir. Kaşıntı el parmak araları, göbek, koltuk altı gibi bazı bölgelerde sık görülür. Aynı evi, ortamı paylaşan kişilerin şikayetleri olmasa da tedavi edilmeleri gerekir. Yine bu kişilerin tedaviye aynı zamanda başlamaları çok önemlidir.

Uyuz tedavisinde kullanılan ilaçlar krem şeklindedir. Tedavi başlamadan önce banyo yapılması önerilir. İlacın kullanımından sonra kaynatılmış, temiz eşyalar giyilmelidir. İç çamaşırları, çarşaf, yastık kılıfı gibi eşyalar kaynatılmalıdır. Bu eşyaların otomatik çamaşır makinelerinde 90°C ‘de yirmi dakika kaynatılması yeterli olacaktır. Battaniye, saat, mont ,tarak gibi kaynatılamayacak eşyalar ise bir poşetin içine konup ağzı sıkıca bağlanıp , en az bir hafta süre ile bekletilmelidir.Parazit, insan vücudu dışında bu süreden daha uzun yaşayamadığı için bu eşyalardan temizlenmiş olur.

Uyuz olduğunuzdan şüpheleniyorsanız ilacı kendi başınıza alıp kullanmayın. Mutlaka bir doktora muayene olun. Aynı belirtilere sahip başka hastalıkların olabileceğini unutmayın.

Ayrıca uyuz ilaçlarının kullanımı çocuklarda, erişkinlerde, yaşlılarda ve hamilelerde farklılık göstermektedir. Yanlış kullanımı zarar verebilir. Doktorunuzun önerdiği ilacı, kurallarına uygun olarak kullanırsanız bu hastalıktan kısa sürede kurtulabirsiniz. Tedavinin başarılı olmaması genellikle bu kurallardan birinin ihmali ile ortaya çıkmaktadir.

kaynak : http://saglik.tr.net/genel_saglik_uyuz.shtml
Hazırlayan :Doç.Dr. Arzu Erel
Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi, Dermatoloji Ana Bilim Dalı


Bitlenme Türleri Nedenleri ve Tedavisi

13 Şub 2009

Bitlenme Türleri Nedenleri ve Tedavisi

İnsanda bitlenme üç şekilde görülür.
– Baş bitlenmesi
– Vücut bitlenmesi
– Kasık bitlenmesi

Bunlar insana özgü parazitler olup, hayvanlarda yerleşmeleri çok zordur. Erişkin bir bit konak dışında iken, en uygun koşullarda altı gün kadar canlı kalabilir. Baş bitlenmesinde ense ve kulak arkası sık tutulan yerlerdir. Larvanın kurtçuk salgıları, bu alanın sulanmasına neden olur. Kaşıntının olmadığı başlangıç dönemlerinde etkenin görülmesi genellikle rastlantısaldır.Kaşıntının bitlerin tükürüğüne karşı alerjik bir reaksiyon sonucu oluştuğu düşünülmektedir. Tanısı kolaydır, bitin kendisinin kendisinin ve yumurtasının görülmesiyle konur. yumurta kıla yapışık ve üzeri kitin le örtülüdür. Gri renklidir. Kepekten farkı kolay dökülmesidir.

Bitlenme tedavisinde sıcak su ile yıkanabilen tüm giysilerin (çarşaf, yastık kılıfı) yıkanması, yıkanamayan eşyaların ise hava almayacak biçimde bir torbaya koyulup, sıkıca kapatılıp iki hafta süre ile bekletilmesi gerekir.

Gövde bitlenmesi daha çok yetişkinlerde görülür. Bulaşma genellikle aynı yatağı paylaşmaktan ya da aynı çamaşır ve giysilerin kullanımından olur. Bitler elbiselerin kıvrım yerlerindeki dikiş yerlerinde bulunur. Yumurtalarını da buralara bırakırlar. Kan emerek beslenmek için vücuda geçerler. Deride ilk belirtiler pembe nokta biçiminde kaşıntılı döküntülerdir. Özellikle sırt ortası bölgede bunlar tipiktir. Kronik olgularda deri kuru, kalın kabuklu ve bronz renkli bir görünüm alır. Boyun, kürek kemikleri üzeri, bel kuşağı lezyonların sık görüldüğü yerlerdir.

Bitlenme Tedavisinde elbiseler kaynatılır. Vücutta genellikle bit olmadığı için belirtilere yönelik tedavi yeterlidir.


Sigaranın Neden Olduğu Hastalıklar

13 Şub 2009

Sigaranın Neden Olduğu Hastalıklar

Bağımlılık – Nikotin maddesinin bağımlılık yapıcı özelliği eroine çok benzer.

Sırt ve Bel Ağrısı – Sigara içmek, belle ilgili hastalıkların tedavisini engelleyen faktörlerden biridir. Bunun yanında normal insanlarda da zaman zaman şiddetli sırt ve bel ağrılarına yol açabilir. Bunun nedeni, sigara içen kişilerde vücudun, omurilikteki disklere çok zayıf miktarda oksijen göndermesidir.

İlaca Karşı Bağışıklık- Sigara içenler belli bir ilacın etkili olması için çok daha büyük dozlarda o ilacı kullanmak zorunda kalır.

Kısırlık – Çiftlerden sadece birinin sigara içmesi çocuk olmaması riskini 3 kat artrır.

Menopoz – Sigara içen kadınlarda beklenenden 5-10 yıl daha erken menopoz görülür. Bu da kemiklerin erkenden incelmesine ve de erimesine neden olur.

Erken Yaşlanma- Düzenli bir şekilde sigara içilmesi, deri yapısını bozar, kırışıklıklara yol açar. Bunun yanında dişler sararır ve de kararır, tırnaklar sağlıksızlaşır.

Şeker Hastalığı – Sigara içmek, vücudun insülün salgılama yeteneğini zamanla yok eder. Bu da şeker hastalığına yol açar.

Kalp Hastalıkları – Sigara içenlerin kalp krizine yakalanma riski içmeyenlere göre 4 kat daha fazladır.

Prostat Kanseri – Sigara içmek prostat kanserinin %40’ından sorumludur.

Göğüs Kanseri – Sigara içen kadınlar içmeyenlere göre %75 daha fazla göğüs kanserine yakalanma riski taşır.

Rahim Kanseri – Sigara içen kadınlar içmeyenlere göre 4 kat daha fazla rahim kanserine yakalanma riski taşır.

Boğaz Kanseri – Boğaz kanseri vakalarının %80’ine sigara yol açar.

Mide Kanseri – Sigara içenlerin mide veya bağırsak kanserine yakalanma riski içmeyenlere göre 2 kat daha fazladır.

Karaciğer Kanseri – Karaciğer kanseri vakalarının % 80’i sigara yüzünden olur.